Stres çoğu insanın zannettiği gibi her zaman kötü bir durum değildir. Ya da şöyle diyelim, her olumsuz şey gibi stres de olumlu bir bakış açısı ile işe yarayacak bir şekilde kullanılabilir. Matt Damon’ın oynadığı “Jason Bourne” karakterini bilirsiniz. Bourne, son derece güç koşullar altında olmasına rağmen zekice düşünüp hızlı hareket edebilen, odaklanma kabiliyeti yüksek, başarılı bir savaşçı performansı sergiler. Ancak izlerken biraz ayrıntılara dikkat ederseniz şunu da fark edersiniz; tüm bunları yaparken hiç de rahat değildir aslında. Sürekli stres altında olduğunu ve -farkında olmadan- kendisini bu psikolojiyle yönlendirdiğini hissedebilirsiniz.
Stresin insanı sorunun merkezine odaklayarak çözüm kararlılığını ortaya koyabilmesini sağlayan bir etkisi de vardır. Stres özellikle olağanüstü koşullarda tetikte olmayı ve ani karar verebilmeyi borçlu olduğumuz psikolojik bir durumdur. Bu esnada beyin en üst düzeyde odaklanma moduna geçerek çözüm için doğru tercihlerde bulunmamızı sağlayabilir. Filmde de olan budur, Bourne’un, strese rağmen hayatta kalma kararlılığına olan bağlılığı son derece yüksektir ve neredeyse hatasız hareket eder.
Ancak stres doğru kullanılamaz ise geri tepen bir silah haline de dönebilir. Stresin kontrol altına alınamaması kişiyi etkenlikten uzaklaştırabileceği gibi, aynı zamanda yanlış ve acele kararlar almasına da neden olabilir.
Savunma/savaş sanatında üzerinde durduğumuz asıl mesele de, koşulların olumsuzluğuna rağmen sağlıklı düşünüp hareket edebilme yeteneğini ortaya çıkarmaktır. Bunun için de öncelikle stresi yaratan korkuyu denetim altına alarak duygu durumunda bir denge oluşturmak gerekir. Bu denge sayesinde zihin, bilgilerin kesintisiz bir akış içinde ortaya çıkabilmesine odaklanır ve beyin gerekli çözümleri üretir. Bütün mesele, stresle sorunu çözecek bilginin tam ortasında bir denge unsuru olmaktır. Stres faktörü, ancak onu istediğimiz şekilde kullanabilecek bir bilince sahip olduğumuz zaman işe yarar. Aksi halde siz stresi yönetemezsiniz, stres sizi yönetir.
İnsan çözümle sorun arasında duran bir varlıktır ve sorunla çözüm arasındaki tercihini de hayatta kalma iradesinin gücüne bağlı olarak belirler. Bir insanın stres altındayken içinde bulunduğu koşulları zorluk olarak algılaması gayet doğal bir durumdur. Aslında bütün mesele, bu algıdan çıkabilmeyi sağlayacak kararlılık iradesini ortaya koyabilmektir ki bu güç de her insanda doğal olarak bulunan bir özelliktir. Yapılması gereken tek şey, tam ortasında bulunduğunuz bir olayda ne olursa olsun pozitif düşünerek kararların olumlu sonuç vermesini sağlamaktır. Etkenlikten uzaklaşmaya neden olabilecek stres ve kararsızlık dahi aslında kesin bir karar verme halidir. Yani, kişi negatif de olsa kararsızlıkta karar kılmıştır. Bunu yapan iradeniz olduğuna göre, pozitif yönde karar vermeye niçin odaklanmasın ki?
Ortaya çıkabilecek tüm sonuçlarda bakış açısına bağlı seçimlerin etkili olduğu gerçeğini unutmazsak belki pozitif kararlar almayı aklımıza getirebiliriz. Bunun için yapmanız gereken şey de çok basittir aslında; önce bir durmak ve 3 kere derin nefes alıp vererek doğru enerjiyi yerine oturtmak.
Özetle, stres ve kararsızlık gibi konuları sıkça işlediğimiz savaş sanatı, hiçbir faktörü olumlu veya olumsuz diye ayırmaz; durumu nasıl değerlendirileceğini düşünürek insan ile problem arasındaki dengeyi bulur ve uygulanmasını sağlar.